Edirne şehrinin Roma
İmparatorluğu yıllarındaki adı günümüzde nasıl yazılmalıdır – “Adrianopolis” mi,
yoksa “Hadrianopolis” yazılışı mı doğrudur ? Fark etmiyor, nasılsa anlaşılıyor,
her ikisini de eşanlamlı kullanabiliriz mi ? Daha kısacası, kelimenin önüne “H”
yazılmalı mı, yazılmamalı mı ?
Önce
kelimenin kökenine bakalım: birleşik bir ad olarak “Hadrian-o-polis” anlam
bakımından “Hadrianus kenti” demektir, çünkü Grekçe’de (yani eski Yunancada)
“polis” kent veya şehir anlamında kullanılırdı. Ortada yer alan “-o-“ ise birleşik
sözcüklerin türetilmesinde kullanılan kaynaştırıcı ünlü harftir.
“Hadrianus” ise çok ünlü bir Roma
imparatorudur. İS. 76 yılında dünyaya gelmiş ve 138 yılında vefat etmiştir (62
yaşında). Hükümdarlık yılları ise 117-138 yılları arasını kapsamaktadır (21 yıl
toplam). Roma İmparatorluğunun en geniş, en zengin ve en şaşaalı dönemine
tekabül eder (yani “Muhteşem Süleyman” gibi). Kendisi yaptığı savaşlardan
ziyade bayındırlık işleri, mimari eserler, sanat ve kültür çalışmaları ile
ünlüdür. İktidar süresinin yarıdan fazlasını Roma dışında seyahat ederek
geçirmiştir (yani “Evliya Çelebi” gibi) ki, o yıllarda imparatorluk toprakları
İçkoçya sınırlarından Mısır’ın güneyine kadar yayılıyormuş. Roma imparatorları
listesinde tek bir Hadrianus vardır, fakat katolik papalar listesinde altı tane
“Papa Hadrianus” yer alır. Gerek imparator, gerekse papalar, anıtlarda ve
yazılı kaynaklarda Latince olarak “H” ile yazılırlar – Hadrianus.
“Hadrianus”
esasında bir aile adıdır (yani soyad’dır) ve “Hadria’lı” anlamındadır.
İmparatorun ön adları Publius Aelius olup, doğum yeri İspanya’daki Roma
kolonisi İtalica’dır. Fakat baba tarafı Adriyatik Denizi kıyısında ve Padana
(bugün Po) nehrinin denize döküldüğü yerdeki “Hadria” liman şehrindendir – Hadri(a)-anus (Latincede “-anus” yapım
eki aidiyet veya köken belirtir). İÖ. VII yüzyıllarda Grek kolonisi olarak
kurulmuş, deniz ile nehir üzerindeki ticaretten zenginleşmiş ve çok ünlü
olmuştur. Nitekim kuzeye doğru uzanan ve derin bir körfez sayılan denizin son
işlek limanı sayıldığından denize de adını vermiştir – Latince “Mare Hadria-ticum”
(bugünkü Adriyatik Denizi). [O yıllarda Venedik henüz kurulmamıştı]. Zamanla Po
nehrinin taşıdığı çamur ve kil dolgular Hadria limanını da doldurmuş, delta
denize doğru ilerlemiş ve günümüzde 20 bin nüfuslu küçük bir kasaba olarak
kıyıdan 22 km
içerlerde kalmıştır (fakat bir denize ve ünlü bir imparator ailesine isim
babası olmakla teselli bulmaktadır).
Grek kolonisi
olarak kurulduğunda adı Ádria şeklinde yazılıyormuş (zaten Grekçe’de “H” ünsüzü
yoktur) ve vurgu ilk ünlü üzerine (“Á”) geliyormuş. Grekçe sözcükleri Latince
harflerle yazarken Romalılar bazı kurallar geliştirmişler – vurgulu ilk ünlü
harflerin önüne (kendilerinde vurgu işareti yoktur) bir “h” harfi eklemişler ve
buna da “h-spiritus” (nefes gibi
“h”) demişlerdir. Genellikle telâffuz edilmeyen (bizim “ğ” gibi), fakat
yazılarda unutulmayan bir işarettir. Dolayısıyla Grekçe kökenli bir özel ad
olan Ádria limanı olmuş Hadria, oradan imparatorun soyadı Hadrianus ve onun
kurduğu müstahkem kale-şehir de Hadrianopolis. Çok gezgin ve imar meraklısı
olan bu hükümdar kendi toprakları üzerinde en az 7 tane “Hadrianopolis”
yerleşimine ismini vermiştir [Anadolu topraklarında 4 (Mersin; Niksar; Şarki
Karaağaç; Eskipazar); Trakya’da bir (Edirne); Arnavutluk’ta bir (Dropulli) ve
Libya’da bir (Deriana)], fakat sadece “Hadrianopolis in Tracia”, yani
“Trakya’daki Hadrianopolis” (kuruluş tarihi ~ İS. 130-131 yılları) asırlar
boyunca (1000 yıl süren Bizans döneminde) adını yitirmemiş ve dünya tarihinde
yer edinmiştir. Osmanlı hakimiyetine geçtikten sonra da Türkçenin fonetik
kurallarına uydurularak (ünlü sesler uyumu) ve kısaltılarak, önce “Edrine” (18. yüzyıla kadar), akabinde “Edirne” şeklini almıştır.
Roma
İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra Avrupa’da gelişen farklı ülkeler, Hristiyanlığın
da etkisiyle Grekçe’yi ve Latince’yi okutmuşlar, “h-spiritus” kavramını dikkate
almayarak doğrudan Adria, Adrianus, Adrianopolis ve Mare Adriaticum
[Slav milletleri Jadran (okunuşu Yadran) derler] yazmaya başlamışlardır. Zaten
Yunanca yazılarda daima “h”-siz yazılmıştır: Bizans Yunancasında (Adrianopolis) ve çağdaş Yunanca’da (Adrianoupoli) [okunuşu Adrianupoli]. Edirne’nin
bu tarihi adı, bazı Avrupa dillerine farklı aktarılmıştır:
Adrianopolis - Çekçe, Felemenkçe, Fince
Adrianópolis - İspanyolca
Adrianopoli - İtalyanca
Adrianopole - Rumence
Adrianopojë - Arnavutça
Adrianopol - Lehçe, Slovakça
Adrianopel - Almanca
Adrianople - İngilizce
Adrinopla - Portekizce
Andrinople - Fransızca
Drinápoly - Macarca
Drinopol - Çekçe, Slovakça
Odrin - Bulgarca, Makedonca
Edrêne - Arnavutça, Makedonca
Jedrene - Sırpça
Edirne - Rusça
Bu bölgenin
çok eski sakinleri olan Bulgarlar ise “Ódrin” demişlerdir ki, Slavca kökenli bu
basitleştirme Osmanlı “Edrine”sine ilham vermiştir. Belki de Slavların bu
topraklara geldikleri yıllarda (İS. V yy) hala Odris Trakları biliniyordu ve
“Odrisiler şehri” çağrışımından Odrin
dediler (sadece Bulgarlar ve Makedonlar bu adlandırmayı kullanırlar). Sırplar,
Arnavutlar ve bugünkü Makedonlar Osmanlı “Edrine”sini benimsemişler, Ruslar ise
bu şehri Osmanlı sayesinde geç tanıdıkları için doğrudan “Edirne” ismini aynen
almışlardır.
Yukarıdaki
örneklerden de anlaşıldığı üzere, bugüne ait metinlerde “Adrianopolis” demek
yeterlidir, ancak özgün Latince bir alıntılamada “Hadrianopolis” ve “Hadrianus”
şekli tercih edilmelidir (müzelerde, tarihi metinlerde, heykel kaidelerinde).
Erkek adı olarak Hadrianus bugün Batı ülkelerinde Adriano (örn. şarkıcı Adriano
Celentano, futbolcu Adriano Ribeira), veya Adrien (örn. aktör Adrien Brody,
futbolcu Adrien Silva) olarak sık kullanılmaktadır. Kadın ismi olarak da
popülerdir - Adriana (örn. manken Adriana Lima) Türkiye’de de 1980, Edirne
doğumlu bir şarkıcı sahne ismi olarak Adrian’ı tercih etmiştir (Cem Adrian).
Halen Edirne’de “Adrian Konakları”nın reklamı yapılmaktadır.
Latince’de “h-spiritus”
ile yazılan başka Grekçe özel isimler de vardır: Hebrus [Ebros = Evros, Meriç];
Haemus [Aimos, Balkan Dağı]; Heraclea [Erakleia, Ereğli]; bazılarında “h”
kalıcı olmuştur: Homerus [Omeros, Homère (Fr)]; Hippocrates [İppokrates,
Hipokrat]; v.s.
Kelimenin başında yazılıp net telâffuz edilmeyen
“h-spiritus” alışkanlığı ilginç bir şekilde Rumeli’ye yerleşen Türklere de
sirayet etmiştir. Çünkü öz Türkçede “h” ile başlayan sözcük pek yoktur. Bu
nedenle Trakya ve Rumeli ağızlarında yabancı kökenli (Arapça-Farsça) sözcüklerde öndeki “h” sesi genellikle
telâffuz edilmez: Asan (Hasan); Üseyin (Hüseyin); Afize (Hafize); afif (hafif);
atırlamak (hatırlamak); ayvan (hayvan); esap (hesap); v.b. Hâlâ çarşı pazarda “havuç”
yerine “avuç” yazıldığına şahit olunmaktadır. Bazen de tersine, emin
olamayınca, “ayva” yerine “hayva” yazıldığı da olmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder